Emekli olalı
1,5 sene oldu. Emekli olduktan sonra sürekli bir şeyler yazarım diye
düşünüyordum ama nerdeee… Baktım da, bloguma sadece 3 tane yazı koymuşum o
zamandan beri. Halbuki bu bloğu çok severek ve isteyerek açmıştım. Neden
bilmem, hiç yazasım yok, aslında hem var hem yok. Yani yazmak istiyorum…
gibiyim ama bir türlü bir şeye başlayamıyorum, “ilham gelmiyor”. Yazar tıkanması
dedikleri bu olsa gerek.
Her
emekli kadının ilk yaptığı şey olduğunu düşündüğüm “çekmece ve dolaplara girme”
işini ben de ifa ettim ilk günler. Bayağı bir düzenleme ve temizlik yaptım. Bu
arada elime taaa 2000 yılında katıldığım “yaratıcı
yazarlık” kursunun notları geçmişti. Ders notlarını değil ama o kurs boyunca
ödev olarak verilen konulara ilişkin yazdıklarımı burada paylaşayım dedim.
Belki gaza gelirim de devamını da getiririm.
Kursun ilk
dersinde hocamız bize 2 alıştırma yaptırdı.
Birinci Alıştırma
Konu: Bir asansörde mahsur kalan 3
kişi. Asansör bozuldu. Karanlık. Bu 3 kişi arasındaki dialog…
Kadın: Hah,
bir bu eksikti!
Adam 1:
Amaaan, bu asansör de iyice hapı yuttu, bir apartman toplantısı isteyelim de bu
sorunu halledelim artık
Adam 2:
Burada mı oturuyorsunuz?
Adam 1:
Sizin de gözünüzden hiçbir şey kaçmıyor…
Adam 2: …
Adam 1:
Kusura bakmayın, biraz gerildim de, evet bu apartmanda oturuyorum. 8. Katta. Bu
aptal asansör ikide birde bozulduğu için 8 katı yürüyerek çıktığım zamanların
sayısını unuttum, gene de burada tıkılı kalmaktan iyidir tabi
Kadın:
Hakikaten buna bir çözüm bulmak lazım artık
Adam 2: Siz
de mi burada oturuyorsunuz?
Kadın: Sizin
de gözünüzden… neyse, evet, hatta ben de 8. Kattayım ve hatta bu bay benim
kocam olur, ayrıca gelirken de kavga ettik…
Adam 2: Aaa,
afedersiniz, anlayamadım.
Kadın:
Nereden anlayacaksınız? Alnımızda “yanındakiyle evlidir” diye yazmıyor.
Adam 2: Siz
de gerginsiniz…
Kadın: Siz
niye değilsiniz? Yani bir asansörün içinde tıkılı kaldık, karanlık, ne zaman
çıkacağımız belli değil, eğer bu gibi durumlardan garip bir keyif almıyorsanız,
siz de biraz gerilerek bizim kendimizi salak gibi hissetmemizi
engelleyebilirsiniz.
İkinci Alıştırma
Konu: Bu kursla ilgili ilk izlenimler, ‘öğretici’ye
örnek olacak.
“Bu kadar
hareket, bereket bana çok fazla. Cuma akşamı tiyatro, cumartesi sabah oğlanın
yüzme kursu, akşam üstü tango dersi, gece kocamın sınıf yemeği, e tabi pazar
günü bana kalsa ayıp olurdu, bu güne de yazınsal yaratıcılık kursunu
sokuşturduğum iyi oldu” gibi düşüncelerle kurs mahaline intikal ettim.
Büyük
mekanlardan etkilenirim ama küçük yerleri daha çok severim. Ne kadar isteseniz
de insanlardan uzak duramazsınız. (Bu cümleden, insanlardan uzak durmak istiyor
muyum istemiyor muyum anlamamış olmalısınız, bu da bu yazının gizemi olsun).
İster istemez küçük mekanın havasına dahil oluverirsiniz. İşte burası öyle bir
yer. Sınıfta 5 kişiyiz. Hocamız ağır ağır konuşan, irice biri. İlk yarım saatin
sonunda, biz anlayalım diye ağır ağır konuşmadığını anladım, tarzı öyle.
Anlattıkları ilginç, yaptırdığı alıştırmalar çok zevkli. Sanırım ben bu işi
sevdim. Belki sonuçta kalemi bir daha elime almamaya karar vereceğim ama en
azından bir sürü insanın yapmadığı bir şeyi yapıyorum: Deniyorum!
Bundan sonra ödevleri yayınlamaya devam edeceğim.
���� Okumaya devam edeyim, bende
YanıtlaSil