6 Aralık 2018 Perşembe

Kurs Notları


Emekli olalı 1,5 sene oldu. Emekli olduktan sonra sürekli bir şeyler yazarım diye düşünüyordum ama nerdeee… Baktım da, bloguma sadece 3 tane yazı koymuşum o zamandan beri. Halbuki bu bloğu çok severek ve isteyerek açmıştım. Neden bilmem, hiç yazasım yok, aslında hem var hem yok. Yani yazmak istiyorum… gibiyim ama bir türlü bir şeye başlayamıyorum, “ilham gelmiyor”. Yazar tıkanması dedikleri bu olsa gerek.

Her emekli kadının ilk yaptığı şey olduğunu düşündüğüm “çekmece ve dolaplara girme” işini ben de ifa ettim ilk günler. Bayağı bir düzenleme ve temizlik yaptım. Bu arada elime taaa 2000 yılında katıldığım “yaratıcı yazarlık” kursunun notları geçmişti. Ders notlarını değil ama o kurs boyunca ödev olarak verilen konulara ilişkin yazdıklarımı burada paylaşayım dedim. Belki gaza gelirim de devamını da getiririm.

Kursun ilk dersinde hocamız bize 2 alıştırma yaptırdı.

Birinci Alıştırma
Konu: Bir asansörde mahsur kalan 3 kişi. Asansör bozuldu. Karanlık. Bu 3 kişi arasındaki dialog…

Kadın: Hah, bir bu eksikti!
Adam 1: Amaaan, bu asansör de iyice hapı yuttu, bir apartman toplantısı isteyelim de bu sorunu halledelim artık
Adam 2: Burada mı oturuyorsunuz?
Adam 1: Sizin de gözünüzden hiçbir şey kaçmıyor…
Adam 2: …
Adam 1: Kusura bakmayın, biraz gerildim de, evet bu apartmanda oturuyorum. 8. Katta. Bu aptal asansör ikide birde bozulduğu için 8 katı yürüyerek çıktığım zamanların sayısını unuttum, gene de burada tıkılı kalmaktan iyidir tabi
Kadın: Hakikaten buna bir çözüm bulmak lazım artık
Adam 2: Siz de mi burada oturuyorsunuz?
Kadın: Sizin de gözünüzden… neyse, evet, hatta ben de 8. Kattayım ve hatta bu bay benim kocam olur, ayrıca gelirken de kavga ettik…
Adam 2: Aaa, afedersiniz, anlayamadım.
Kadın: Nereden anlayacaksınız? Alnımızda “yanındakiyle evlidir” diye yazmıyor.
Adam 2: Siz de gerginsiniz…
Kadın: Siz niye değilsiniz? Yani bir asansörün içinde tıkılı kaldık, karanlık, ne zaman çıkacağımız belli değil, eğer bu gibi durumlardan garip bir keyif almıyorsanız, siz de biraz gerilerek bizim kendimizi salak gibi hissetmemizi engelleyebilirsiniz.

İkinci Alıştırma
Konu: Bu kursla ilgili ilk izlenimler, ‘öğretici’ye örnek olacak.

“Bu kadar hareket, bereket bana çok fazla. Cuma akşamı tiyatro, cumartesi sabah oğlanın yüzme kursu, akşam üstü tango dersi, gece kocamın sınıf yemeği, e tabi pazar günü bana kalsa ayıp olurdu, bu güne de yazınsal yaratıcılık kursunu sokuşturduğum iyi oldu” gibi düşüncelerle kurs mahaline intikal ettim.

Büyük mekanlardan etkilenirim ama küçük yerleri daha çok severim. Ne kadar isteseniz de insanlardan uzak duramazsınız. (Bu cümleden, insanlardan uzak durmak istiyor muyum istemiyor muyum anlamamış olmalısınız, bu da bu yazının gizemi olsun). İster istemez küçük mekanın havasına dahil oluverirsiniz. İşte burası öyle bir yer. Sınıfta 5 kişiyiz. Hocamız ağır ağır konuşan, irice biri. İlk yarım saatin sonunda, biz anlayalım diye ağır ağır konuşmadığını anladım, tarzı öyle. Anlattıkları ilginç, yaptırdığı alıştırmalar çok zevkli. Sanırım ben bu işi sevdim. Belki sonuçta kalemi bir daha elime almamaya karar vereceğim ama en azından bir sürü insanın yapmadığı bir şeyi yapıyorum: Deniyorum!

Bundan sonra ödevleri yayınlamaya devam edeceğim.

1 yorum: