7 Ekim 2016 Cuma

Kral 2. Edward'ın Ölümü - Bir Belgesel Üzerine

Geçen gün bir televizyon kanalında Kral 2.Edward’ın ölümü ile ilgili bir belgesel izledim. Adamın ölümü şaibeli. Hatta bazıları ölmediğine, kaçtığına inanıyormuş. Program yaklaşık 1 saatlik bir program ve 3 teori üzerinde duruyor. Bana göre mantık hataları var, yazarken kendi görüşlerime
de yer verdim. Zaten bu yazının amacı, çok önemli bilgiler verecekmiş gibi belgeseller yapıp, yarım yamalak verilen bilgilere veya üstünkörü yapılan değerlendirmelere dikkat çekmek istiyor olmam.

Önce, en azından dönemi bilmeniz açısından kısa bir bilgi vereyim; 2. Edward 1284 ile 1327 yılları arasında yaşamış ve son 20 yılında İngiltere Kralı olarak hüküm sürmüş. Gerçi evli ve 5 çocuğu (biri gayrımeşru) var ama eşcinsel olduğu ve baronlarla yaşadığı sorunların kökeninde, sevgilisine verdiği asalet ünvanı ve topraklar olduğu söyleniyor. Hikaye uzun, bağlantılar, entrikalar, toprak alış verişleri, savaşlar, müttefikler, ihanetler, vb. bütün saltanat tarihlerinde görebileceğiniz her şey var, neticede karısı İsabella ve onun sevgilisi March Kontu Roger Mortimer tarafından devrilip tutsak edilmiş.

İzlediğim belgesele göre, mahkumiyetini geçirmek üzere götürüldüğü 2 kaleden kaçmaya çalışmış. En son Berkeley Kalesine getirilmiş, insan ve hayvan cesetleri ile dolu mahzene atılmış. Tifo olup ölmesi beklenmiş ama Edward güçlü çıkmış, hastalanmamış.

21 Eylül 1327’de hücresinde ölü bulunmuş. (Bu arada belgeselde öldürüldüğü hücre olarak gösterilen oda, pencereleri olan, oldukça geniş, düzgün efendiden bir oda. Mahzenden oraya nasıl terfi etmiş, meçhul. Ya da ben atladım.) Cenaze, kralların gömüldüğü Windsor Kalesi’ndeki St George Şapeli'ne taşınmamış ve Berkeley Kalesi’nin bulunduğu Gloucestershire'daki Gloucester Katedrali’nde gömülmüş.

Hikaye kısaca böyle. Şimdi gelelim 2.Edward’ın ölümü ile ilgili teorilere:

İlk aşamada “cinayet mi, doğal ölüm mü, kaçış mı” soruları var. Teorilere göre doğal ölüm üzerinde pek durulmuyor. Ya cinayete kurban gitti ya da ölmedi, kaçtı. Neden cinayet üzerinde durulduğunu tam anlayamadım çünkü taht için bir tehdit değildi, ölümünden kısa bir süre önce, tehditle de olsa, oğlu 3.Edward lehine zaten tahttan feragat etmişti (İsyancı Baronlar, eğer tahttan feragat ederse oğlu III. Edward'in tahta geçebileceğini ama etmezse oğlunun ve tüm sülalesinin ortadan kaldırılıp krallığın yeni bir hanedana geçirileceğini bildirmişler). Tahtta hak iddia edecek hukuksal dayanağı olmadığı gibi, eğer kaçtığı doğruysa, isteği de yokmuş zaten.

Neyse, teorilere gelelim.

1. Arkasından kızgın demir sokularak bağırsaklarının parçalanarak öldürülmesi:

Belgeselde bu olay, önce öküz boynuzu sokulduğu, sonra da boynuzun içinden kızgın demirin sokulduğu şeklinde detaylandırılmış. Bunca zahmetin sebebi, vucutta bir iz bırakmamak ve herkesi doğal ölüm olduğuna inandırmakmış. Öküz boynuzu, kızgın demirin giriş izlerini saklayacak. O zamanlar ölen kralların kıçına da mı bakılıyordu gibi bir soru geliyor insanın aklına. Bunca vahşet niye diyecek olursak, bunu da, adamın eşcinselliğini hazmedemeyen karısı İsabella’nın isteği olarak açıklıyorlar. Bir suçlu psikolojisi uzmanı, yoğun bir küçük düşmüşlük hissinin buna sebep olabileceğini söylüyor. Tabi 21. yy suçlu psikolojisi uzmanının 14.yy suçlu beynini değerlendirmesi ne kadar anlamlı bilmem. Psikolojik ve sosyolojik alt yapının aynı, hatta benzer bile olduğunu pek sanmıyorum ama ben uzman değilim tabi. Yöntemle ilgili olarak, programda yorum yapan uzmanlardan birinin ise “buna inanıyorum çünkü uydurulamayacak kadar korkunç bir şey” şeklindeki görüşünün profesyonel görüşü olmadığını umut ediyorum, yani bu açıklama mantıklı olabilir ama bir ispat içermiyor.

2. Boğulma

Boğazını sıkarak değil (çünkü iz kalırdı) yüzüne bir şey kapatarak boğulmuş olabilir, deniyor. İlk teoriden sonra bu pek masum kaldı. Bu görüşte olanlar, en basit ve uygulanabilir çözüm olduğu için böyle olduğunu düşünüyorlar.

3. Kaçış

Yandaşları tarafından, o sırada kaledeki tadilat dolayısıyla ortalıkta bir sürü çalışan olmasından da yararlanarak kaçırıldığı, İrlanda veya anakarada bir manastırda münzevi olarak yaşamını sürdürdüğü ve tamamladığı söyleniyor.

Ancak bu arada gerçekleşmiş bir cenaze töreni var, yani 2.Edward’ın cenaze töreni. Deniyor ki, Edward kaçınca paniğe kapılıyorlar, bir başka cesedi Edward’ın yerine gömüyorlar. Vikipedi cesedin mumyalandığını söylüyor ancak programdaki uzmanlar böyle bir şeyden bahsetmedi, hatta gömülene kadar geçen zamanda cesedin şişmiş, renginin değişmiş olması gerektiğini söylediler, böylece tanınmaz hale gelmiş. Zaten cesedin tanımlanması ile ilgili bir kayıt da yok. Kaçtığını savunanlar görüşlerini, bu kaydın olmamasına ve cenazenin, kralların gömüldüğü Windsor Kalesi’ndeki St George Şapeli'ne değil de, alelacele Gloucester Katedrali’nde gömülmesine dayandırıyorlar. Ah, bir de bir keşişin mektubu var, kaçtıktan sonra Edward’ı gördüğünü ve yerini bile yazmış.

Belgesel burada bitti. Benim sorular başladı.

O dönemde iz bırakmadan cinayet işlemenin en etkili ve eski yolu zehir değil mi? Bu İsabella’nın aklına gelmemiş mi? Neden bunun üzerinde hiç durulmamış?

O dönemin gömülme ritüelini bilmiyorum ancak tabut ya da lahit olmalı diye düşünüyorum. Yani o kadar merak ediyorlarsa, bugünün teknolojisi ile o tabutu veya lahiti açıp incelemeyi neden denemiyorlar?

Kaçtığında hemen yerine başka bir ceset bulup gömmeyi aklediyorlarsa, diğer teorilerdeki iz bırakmadan öldürme derdine niye düşsünler? Edward’ı istedikleri gibi iz bıraka bıraka öldürüp, yerine gene başkasını gömerlerdi.

Kaçtıysa, geri gelmeyeceğinden nasıl bu kadar emin olup sahte bir cenaze töreni yapabildiler?

Her ne kadar yukarıda, oğlunun lehine tahttan feragat ettiği için bir tehdit oluşturmadığını yazsam da, bunu tehditle yaptığını da göz önünde bulundurarak, o dönemde 20 yıl kral olarak hüküm sürmüş birinin, sağ kalsaydı, tekrar taraftar toplayıp hatta bir ordu kurup topraklarını ve/veya tahtını geri almaya çalışma olasılığı, bir köşeye çekilip ölmeyi beklemesi olasılığından daha yüksek geliyor.

Keşke tarihçi olsaydım!

Böyle belgeselleri seviyorum çünkü bizim yabancısı olduğumuz zamanları ve olayları anlatıyor ancak bir sürüsü maalesef (bence) gerçek belgesel değil artık. Bilimsel verilerle değil kişisel yorumlar ve çıkarımlarla belgesel yapıyorlar; arada canlandırmalarla da süsleyip teatral bir sunumla (bunda başarılı olduklarını söylemeliyim) izlemesi keyifli ancak fazla bilgi içermeyen "belgeseller". Düşünsenize, yorum yapanlardan biri Berkeley Kalesi'nin bugünkü tur rehberi. Bu konuda herkesden çok bilgisi olabilir ancak bir araştırmacı ya da tarihçi değil (öyle ise bile programda belirtilmedi, sadece "tur rehberi" dendi), "bence kesinlikle boğularak öldürüldü" diyor(!?). 

Programın sonunda ne 2.Edward'ın nasıl öldüğünü öğrendik ne ölüp ölmediğini... Öğrendiğimiz tek şey birilerinin buna kafa patlattığı. Bu niye önemli, onu da anlamadım. Yani tarihin karanlık bir noktasını aydınlatmak elbette yeterli bir sebep olabilir ama örneğin "eğer cinayete kurban gittiyse hanedan bilmemkimlere geçerdi" falan gibi bir etkisi var mı? Tahttan feragat etmiş bir kralın cinayete kurban gitmesiyle doğal yollardan ölmesi nasıl bir fark yaratıyor? 

Gene de keyifle izledim, yani bu keyif almış halim. 

5 yorum:

  1. Aristokrat duruşları, muaşeret kurallarına bağlılıkları, reveranslar, kıyafetlerdeki şaşalı detaylar falan düşünülünce birbirlerinden intikam alma şekilleri ne kadar bayağı kalıyor diye düşündüm. Sonuçta bu şahıs kendi tarihlerine geçecek bir kral. Bıraksaydın da makul bir şekilde ölseydi. Ama tabi Duomo katedralinin kubbesinde Cehennem tasvirinde günahkar insanların cehenneme gittiğinde insanlara yapılan eziyetlerin resmedilme şekillerine , yöntemlerine bakınca o dönemlerde Avrupada gerçek hayatta da bu tip eziyet ederek öldürme şekli üzerine bayağı detaylı kafa patlattıklarını düşünmüştüm. Ama bana bu beyinler pek de sağlıklı gelmemişti. Şimdi bu yazını da okuyunca, bunun bir cehennem tasvirinden öte gerçek bir uygulamaya dönüşmüş olabileceğine inandım.

    YanıtlaSil
  2. Tarihin hep farklı yerlerini merak etmişimdir. Bir kitapta 2.edward karısı tarafında öldürüldüğü yazıyor ben de merak edip acaba o mu öldürdü yoksa bir teorimi çünkü o dönemde kadınlar ellerinde büyük bir siyasi güç yoktu.bazı büyük ikonlar hariç (kleopatra, kösem sultan, nefertiti...)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru söylüyorsunuz. Zaten o dönemlerde saray kadınları saray entrikalarıyla uğraştıkları kadar siyasetle uğraşsalardı herhalde bugün dünyayı kadınlar yönetiyor olurdu

      Sil
  3. Cenaze töreni hakkında
    "İngiltere' de II. Edward öldüğünde yeni bir gelenek başladı -zorunlu olarak- Bu gelenek; mezarda kralın yanına suretinin konması adetidir. İlk bakışta, büyük oranda koşullar öyle gerektirdiği için böyle bir mizansene ihtiyaç duyulmuş gibidir: Cenaze törenini yönetmesi için III. Edward’ın dönmesini beklemek zorundaydılar ve mumyalama işlemi pek güvenilir olmadığı için kralın bir suretini yapıp tabutun üzerine koymak zorunda kaldılar." YKY - BEDENİN TARİHİ CİLT 1
    Nitekim vikipedi kaynağı da II. Edward'ın cesedinin mumyalanıp üç ay Berkeley Kalesi'nde saklandıktan sonra oğlu III. Edward'ın da katıldığı büyük bir törenle Gloucester Katedrali'ndeki buyuk sunağın yakınında bir mezara gömüldüğünden bahseder.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıklama ve ek bilgiler için teşekkürler.

      Sil