Oğlum beni çok
güldürüyor, 2 sene önceye ait bir anekdot:
-
Ceyda’yla
aranız nasıl?
-
Daha
bi aramız yok, sadece arkadaşız
-
Ha
öyle mi, ben çıkıyosunuz zannetmiştim.
-
Öpüşmediniz
de yani?
-
Yav
anne ne öpüşmesi, daha ona gelene kadar…
-
E
ben senin ilgilendiğini düşünmüştüm
-
İlgileniyorum
ama asıl o bana yavşıyo
-
Oğlum,
bak beni sinirlendirme, böyle kelimeler kullanma valla sinir oluyorum,
-
Yav
bu kötü bişi değil ki, ben kendim için de kullanıyorum, ona buna yavşıyorum,
gibi
-
Kullanma,
hiç hoş değil, yavşamak neymiş…
-
…
(dik dik bana bakıyor)
-
Ne
bakıyon?
-
Ne
diyim anne? “Kız mutlu bir beraberlik için beni arzuluyor” mu diyeyim?
-
Puhaaaa….
Bu da gene 2 sene önce
arkadaşlarıma yazdığım bir e-posta mesajı:
Arkadaşlar, bunu size anlatmadan
geçemeyeceğim.
Ahmet Salı günü
Muğla’ya gitti ya, tabi ki telefonunu evde unutmuş. Arkadaşının telefonundan
aradı beni, Ege yarın kargoya versin, dedi. Ege de ertesi gün unuttu tabi (herkes
unuttuğuna göre, sorun telefonda herhalde), neyse dün okula giderken yanına
almış, Bilkent’teki PTT’ye verecek. Daha sonra beni aradı ve aramızda şöyle bir
konuşma geçti:
-
Anne,
okuldaki PTT’ye verdim babamın telefonunu, yarın eline geçermiş
- Tamam oğlum, eline
sağlık
- Gönderen olarak kendi
ismimi verdim ama telefon numarası olarak seninkini yazdırdım
- Tamam canım, sorun
değil
- Alıcı irtibat olarak da
babamın cebini verdim
- (??!!) ……. Hmmmm, e tamam, iyi etmişin oğlum
- … aa…aaaaaaaaaaaaa, ay ben salaam…
Ben gülmekten boğulmak
üzereyken telefonu kapattım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder