Neyse, bu konu başlığında “panoptikon”un
işlendiği filmleri sıralamış. Bu filmler şöyle;
2. Eagle Eye
3. 1984
4. Modern Times
5. The Last Castle
6. V for Vendetta
7. Fahrenheit 451
8. Snatch
Bu filmlerin 4 tanesini izledim ama
altında böyle adı konmuş bir felsefe/kavram olduğunu bilmiyordum. Internette
bir araştırma yaptım mecburen. Genelde bütün sitelerde (öyle çok fazla da değil
zaten) aşağı yukarı aynı bilgileri içeren 1 paragraf uzunluğunda ufak bir bilgi
var. Ancak biraz daha tırmalayınca bir güzel çalışmaya denk geldim; “FOUCAULT
BAĞLAMINDA İKTİDARIN GÖRÜNMEZLİĞİ VE ‘’PANOPTİKON’’ İLE ‘’İKTİDARIN GÖZÜ’’
GÖSTERGELERİ - Gizem ÖZDEL - İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İletişim Sanatları Anabilim Dalı”. Bu bir tez midir yoksa makale
midir tam anlayamadım ama benim çok işime yaradı. Yayın olarak “The Turkish
Online Journal of Design, Art and Communication - TOJDAC January 2012 Volume 2
Issue 1”de yayınlanmış gibi görünüyor. “Gibi görünüyor” diyorum çünkü
internette hiçbir şey göründüğü gibi değil biliyorsunuz.
18.yüzyılda büyük karışıklıklar içerisinde
kalan imparatorluklar kendi halklarını kontrol altına alabilmek için, otoriter
kontrol sistemleri oluşturmaya çalışırlar. 1785 yılında, bir mimar olan Samuel Bentham’dan bu
sistemi oluşturmaya hizmet edecek bir yapı tasarlaması istenir. İncelemeler,
ortaya çıkan binanın tasarımının Samuel Bentham’a, bu tasarımın altında yatan
düşüncelerin ise kardeşi Jeremy Benhtam’a ait olduğunu gösteriyor.
Yapı Panoptikon adını alır. Pan ve opticon kelimelerinden türemiştir. ‘Pan’
bütün, ‘optikon’ ise gözlemlemek anlamına gelmektedir, yani “Bütünü
Gözetlemek’’.
Internetteki diğer bilgiler bunun bir hapishane olarak tasarlandığını
belirtiyor ancak çıkış noktası bu değil. Esas olarak, Jeremy Bentham’ın 1787
yılında bir arkadaşına yazdığı mektuplarda belirttiği şekliyle, “…çok sayıda
insanın gözetim altında tutulmasının amaçlandığı binalar marifetiyle … istisnasız bütün kurumlara uygulanabilir…’’
bir yapı olması amaçlanmış.
Panoptikon |
Resimde bir panoptikon görüyorsunuz. Ortadaki yapı gözetleme kulesi, dış
çeperde de odalar var. Gözetleme kulesinin içi dışarıdan görülmemektedir. Yani
gözetlenene gözetlendiği algısı verilir ama o kulede gerçekten biri var mı,
hiçbir zaman emin olamaz. Psikolojideki “öğrenilmiş çaresizlik” yaratılır
insanlarda. Böylece kişi, kendini sürekli olarak var olan otoritenin istediği
şekilde kontrol etmeye başlar. Bu şekilde iktidar istediği otoriteyi sürekli
kılar.
Doküman uzun, merak eden tamamını,
Horus'un Gözü |
Guernica |
Bunun 1 adım ötesinde ise insanlara çip
takılması var herhalde. “Zeitgeist: The Movie | Zamanın Ruhu” isimli belgeselin
son kısmında bundan bahsediyor, yani kurgu olarak değil, hayata geçirilmek
üzere denenen bir uygulama olarak. Gönüllü olarak buna razı olan insanlarda
deneniyormuş. Derisinin altına çip takılan bir kadın, bundan son derece hoşnut
ve güvenliğini sağlayacağına inanıyordu. Yani anlaşılan o ki korku
imparatorluklarında insanlar bir süre sonra izlenmeye bağımlı hale geliyorlar.
Yani bütün kurgu, iktidarların bekaası için sürekli bir baskı sistemi
kurmak, bunun sonucunda da insanların baskı olmasa bile baskı varmış gibi
davranmalarını sağlamak, hatta baskı olmadığında ne yapacaklarını şaşıracak
hale getirmek olarak özetlenebilir.
Dev panoptikonlar içinde yaşıyoruz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder